30 Aralık 2009 Çarşamba

Hindistan Cevizi ve Köpek Balığı

Köpek balıkları mı daha tehlikeli? Yoksa hindistan cevizi mi?
Yılda köpek balıkları saldırılar sonucunda 15 insan canından oluyor.
Bunların tamamı basında geniş yer buluyor. 
Yani yaklaşık ayda bir defa köpekbalıkları haber oluyor.


Gelelim hindistan cevizine... Masum ve lezzetli.
Genellikle tek başlarına haber olup, gündem yaratmıyorlar.





Bir Hindistan Cevizi ağaçta yaklaşık 20m yükseklikten düştüğünde 2-3 kilo olan ağırlığı yaklaşık 1,000kg etkisi oluyor ve insan kafasına denk geldiğinde ölümcül olabiliyor.
Dünyada yılda yaklaşık 75 kişi bu şekilde can veriyor.
Yani 1 hindistan cevizi, 5 köpek balığına bedel!

Gerçekler mi? Sansasyon mu?

21 Aralık 2009 Pazartesi

Nesin?

"1934 yılında soyadı kanunu çıktı, her Türk kendine bir soyadı alacaktı. Herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı... Dünyanın en cimrileri 'eli açık', dünyanın en korkakları 'yürekli', dünyanın en tembelleri 'çalışkan' gibi soyadları aldılar. Bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine 'çevikel' soyadını almıştı. Irkçılığın yayıldığı günler olduğundan, özellikle Türklüğü karışık olanlar ırkçılığı anlatan soyadlarını kapışıyorlardı. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime 'nesin' soyadını aldım. Herkes 'nesin' diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.

[Aziz Nesin]

Farkındalık, herkesin ağzına doladığı, bol bol kullandığı bir kelime haline geldi... Gerçekten kaç kişi arkasında yatanı özümsüyor merak konusu... Bildiğimiz ve doğru olduğunun tartışması olmayan tek gerçek, "var olduğumuz" gerçeğidir. Var olduğunu bilen birinin ilk yapması gereken kim veya ne olduğunu sorgulamasıdır.
Farkındalık kendini bilmektir. Doğru soruları sormak... Kendimizle, geçmişimizle yüzleşmek... Kendimizi, zihnimizi gözlemlemek.

Ne olmadığımız bilirsek, geriye sadece gerçek olan kalacaktır...
Tüm düşünce kalıpların, inanç sistemlerinin, dışarıdan aldığımız, özdeşleştiğimiz ne varsa bunların farkında varıp bunlardan özgürleşmek bizi hakikate götürecektir.

28 Ekim 2009 Çarşamba

Yapmadıklarım

Bir insanın sadece yaptıklarının değil, yapmadıklarının da bir sonucu vardır...


"Bilmek yetmez, uygulamak gerekir. Niyet yetmez, yapmak gerekir..."                  [Bruce Lee]

Liderlik...


Her gün bir lütuf...
Ancak bu, her gün mutlu ve güler yüzlü olacağız anlamına gelmiyor.
Acı ve hüzün de bunun içinde; yeter ki kaderin arkasında derinliği anlayıp, bizim için hazırlanmış mesajı görebilelim. 

Lider olarak bu durum önce kendiniz sindiren, sonrasında ekibe nasıl lider olacağını gösteren öncü olmalıdır. Bunu aşağıdaki dört davranış ile sağlayabilir:

1. Şeffaf bir iletişim ortamı yaratmak
2. Ekibin dengesini iyi kurmak
3. Her bireyin seviyesine göre gelişme ortamı hazırlamak
4. Gerçek bir amaç etrafında ekibi toplamak...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Lale Devri

"Haksızlık yapan kişi günah işlemektedir. Evrensel doğa bizi birbirimize zarar vermeden yardımcı olmamız için yarattı. Yalan söyleyenler de günah işlerler.Yalan söyleyen kişi evrensel doğanın uyumuna karşı gelmiştir. Zevk iyi bir şeymiş gibi onun ardından giden ya da acının kötü olduğuna inanarak ondan kaçan da günahkardır. Genelde kötü insanlar zevk içinde yaşarlar, ihtiyaçları olan şeylere fazlasıyla sahiptirler. İyi insanlar ise acı ve acıya neden olan şeylerle karşılaşırlar. Acıdan korkan kişi evrende doğal düzenin parçasını oluşturan şeylerden kaçacaktır. Bu da inançsızlıktır...” [Marcus Aurelius]
Sağduyu, inanç ve sabır gibi erdemlerin yerini "zevk" alınca ortaya "lale devri" çıkar... Her ne kadar aksini iddia edecek olursa da sonuç ortada, bir imparatorluğun çöküşü... Tüm toplumlarda buna benzer olaylar ortaya çıkmıştır. "Zevk" olumlu bir kelime gözükse de insanın kontrolden çıkmasına buna "bağımlı" olmasına sebep verebilir. Zihin, ego devrededir, özümüzün unutulduğu bir evredir bu...


Hep hedeflerinin doğrultusunda mı yaşıyorsun?
Ev, araba, yat, kat, telefon, statü, şöhret, seks mi? Yoksa daha masum gibi gözüken iş, alışveriş, oyun, onay talebi, İnternet mi?
Bunlar içimizdeki boşluğu doldurabilir mi?


"J.Ringo ne kadar öldürürse öldürsün içindeki boşluğu dolduramayacak."[Tombstone/Doc Holiday]

5 Ekim 2009 Pazartesi

Akılda Kalmak


Neden bazı anlar aklımıza kazınıyor da daha bir gün önce akşam arabayı nereye park ettiğimizi hatırlayamıyoruz?

Beynimiz ve bilinçaltımız tüm hayatımızı kaydediyor da, kafasına göre görüntüleri hatırlayarak bizimle oyun mu oynuyor?

Okulun ilk günü arkadaşlarla derse girmek yerine sinemaya gitmek,
ilk defa gece kayalardan denize atlamak, ebeveynlerinin yatağındaki yumuşak pikeyle uyku keyfini devam ettirmek, aşkını ilk defa öpmek, askerde güneş tutulmasını izlemek, yeni doğan bebeğinizi kucağınıza almak, "evet" demek gibi...

Şüphesiz ki, bunlar duygusal olarak bizi çok etkilemiş anlar...
Önemli olan sizde olumlu veya olumsuz bir etkisi olması. İş veya özel hayatınızda hatırlanmak ve bir şeyi hatırlatmak istiyorsanız "bir duygu" ortaya çıkarmanız gerekiyor.

Neden mi? Cevap beynimizde...
Biz, insanoğlu kendimizi zeki ve mantıklı bir varlık olarak da görsek, mantıklı düşünme merkezi dış beyinde, yani yeni beyinde....
Bu kısımda duygusal bir olayda veya olumsuz bir durumda bu kısım devreden çıkıyor ve limbik sistem ve sürüngen beyin devreye giriyor. Bu kısım asıl patron kısmımız...

Akılda kalmak istiyorsan hissettir!

1 Ekim 2009 Perşembe

Bugün İlk Gün


Yıllardan beri günlük tutanları, kitap okuyanları garip bulurken, birden kendimi kitap okur ve yazı yazmak arzusu ile tutuşur halde buldum...
Belki eski bir arkadaşımın söylediği doğrudur: Kitaplar benden öcünü alıyordur...

Önce gerçekten bir günlük edindim, ancak fark ettim ki, İnternet'te bir blog sahibi olmak çok daha pratik ve kullanışlı. Blog'a bir isim arıyordum ve aklıma huzur bulduğum, rahat ettiğim ve daha iyi konsantre olabildiğim bir alan geldi: Tuvalet! Özellikle de bir erkek beynine sahipseniz... Erkeklerin dünyasında bir çok konu burada çözülmüş, mucitlere fikirler burada vuku bulmuş...

Ayrıca düzenli kitap okuyabileceğiniz bir yer burası; yılda ortalama 200 sayfalık 4 tane kitap bitirebilirsiniz ki, bu sizi Türkiye ortalamasının üzerine çıkarmaya yeter.

İşte kendime yazma hevesim, paylaşma dileği ile birleşince Tuvalet Kağıdına Notlar doğmuş oldu:
"İnsanlarla sadece havayı değil, aklımızdaki, gönlümüzdeki her şeyi paylaşmalıyız. Aynı hava gibi akıl da, gönül de her yana yayılır. Ondan yararlanmak isteyenler insanlara açıktır."