8 Mayıs 2012 Salı

Richard Bach'ın Kedisi mi?


Mahallemizin kedisi bol. Hepsi devamlı camımızın veya kapımızın önünde, yemek ve sıcak bir mekan arayışı içindeler. Hatta bazılarına görünüşlerine göre isimler de verdik: çizmeli kedi, Garfield, balkondan uçan kedi...

Ne yalan söyleyeyim, hepsi alışır diye hepsini uzaktan seviyoruz. Bir de tam evin karşısında kedilerin çekindiği Güvenlik Görevlisinin köpeği "Kaplan" var. Bir de kulübesi. Bir kediye göre iri olmasına rağmen küçük bir köpek olduğu için sesi de fazlaca çıkıyor Kaplan'ın. Bizim mahallesinin kaplanı sanki... 

Bir gün bir kedi daha geldi... ne Çizmeli, ne iri, ne çok sevimli, ne de çok sevimsiz. Sıradan bir kedi... Ama sıradan olmayan bir bakışı vardı. Enteresan ama vardı. 

Bizden hiç korkmuyor, kapıyı deniyor olmuyor, pencereyi deniyor olmuyor... Kaplan bile şaşırmış, çünkü ondan da korkmuyor. Kaplan havlıyor olmuyor, üzerine gidiyor olmuyor, Hafif temaslar, ne hacet, sanki Kaplan'ın kardeşi kedi de buna oyunlar yapıyor.

Bir süre sonra bir baktım, bizim "sıradan" kedi sen git Kaplan'ın kulübeye yerleş, Kaplan'la beraber uyu, Kaplan'a gelen yemeklerden ye... 

Hiçbir kedinin yapamadığını işte bu kedi yaptı. Tanrı bu kediye farklı özellikler mi bahşetmiş? Yoksa kedi kendisine güvenip, hiçbir şeyden korkmuyor mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder