6 Haziran 2014 Cuma

Avatar


Hepimiz birbirimize bağlıyız.
Sadece insanlar değil, buna doğa, dünya...
Kısacası tüm Evren... 


2009 yılında ilk defa izlediğimde, bu 3 Oscar ödüllü fantastik bilim kurguyu hatırlarsınız insanlar değerli bir madenin olduğu bir gezegen keşfeder ve buradaki yerli Na’vi halkının yaşadığı muazzam ama bir o kadar vahşi bir ortamını yakıp yıkarlar...



Bu aynen, eski dünyanın kaşiflerinin Amerika’yı yağmalamaya başladıklarındaki Kızılderili yerli halk ile olan ilişkisine benziyor. İnsanlar son derece yüksek teknoloji ve silahlar ile gezegene gelirken, Na’vi halkı da Şamanlar gibi doğa ile uyumlu, vahşi olsun olmasın bitki ve hayvanlarla iletişim halinde ve saygılı bir şekilde hayat sürmektedir. Kullandıkları silah, Kızılderililer gibi oktur... 

Na’vi halkı insanoğlunun Evren’le olan bağını yeniden hatırladığında ortaya çıkabilecek bir evrim sonrası olabilecek muhtemel bir dünyayı yansıtıyor. Daha güçlü, daha bile, doğa ile uyumlu, bazı hayvanlar ile fiziksel bağlantılarla beraber hareket eden bir ırk...
Na’viler ayakları ile zemine bastığında ışık çıkan, onları iyileştirmek için size dokunan yaratıklar, adeta yaşam fışkıran bir dünya!



Terminator, The Abyss, Aliens, True Lies ve Titanic gibi harika filmleri yazarı ve yönetmeni James Cameron şimdi Avatar 2,3 ve 4 için kolları sıvamış durumda! 2016 yılında kadar bekleyeceğiz artık.
Neytiri: İnsanlar öğrenemiyorlar, çünkü görmüyorlar. Jake Sully: Bana görmeyi öğret. Neytiri: Kimse sana görmeyi öğretemez.
Görmeyi öğrenmeyenler kendileri zannettikleri kimliklerini doyurmak için açgözlü bir şekilde yıkmaya devam ederse Na’vilerin dünyasına sahip olamayız...

Alan Watts’ın dediği gibi:
“Kendimizi doğanın bağımsız bir denetçisi ve fatihi sayarak bir buldozer gibi ezip geçtiğimiz şeyin kendimizin daha büyük ve daha değerli parçası olduğuna gözlerimizi kapayarak ezip geçmeyi sürdürmeli miyiz?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder