Dilerseniz bu sorunun cevabını yazının sonunda tekrardan
değerlendirelim.
Yenir mi yenmez mi şu an karar vermeyelim, düşünceleri yemeğe benzetebilir miyiz ona bakalım.
Yenir mi yenmez mi şu an karar vermeyelim, düşünceleri yemeğe benzetebilir miyiz ona bakalım.
Düşünceler yemek olsaydı, tarifler düşünce kalıpları, beynimiz
de yemek kitabı olabilirdi pekala. Önce yemek kitabımız boş bir şekilde
doğarız. Önce anne babamız bir ne tarifler verirse onları yazmaya başlarız. İşte
bu yüzden hiçbir şey annemizin bize hazırladığı gibi yemekler yapamaz. Daha sonra
restoranlar, okul, diğer aileler ve toplum derken yeni yeni tarifler girer
kitabımıza. Bunları çokça tekrarlayıp tadına aşina olursak düşünce kalıpları
ortaya çıkmaya başlar.
Fazla yersek şişmanlarız ve tüm düzenimiz bozulmaya başlar,
ağır hareket eder, kolay yorulur ve görüşünümüzden de hoşlanmayız. Aşırı
düşünmenin de benzer etkileri vardır.
Öte yandan yemek düzenimize dikkat edip, daha çok sebze ve
meyve ağırlıklı, az şeker, az tahıl tüketerek sağlıklı bir şekilde beslenirsek,
daha dinç, daha enerji ve hatta daha az uyku ile yaşabiliriz. Bu da yemekleri
seçebileceğimiz gibi düşünceleri seçebileceğimiz anlamına gelir. Hangi
yemekleri devamlı arzuluyoruz, bu tarif nereden geliyor buna bakarsak bu arzu
bir süre sonra azalacaktır.
Yemekleri siz yapmıyor, devamlı aynı yemekler mi geliyor?
Bazen böyle olduğu ve kendimizi çaresiz hissettiğimiz zamanlar olabilir. Bu
yemekleri kim yapıyorsa onu değiştirebiliriz; restoran mı, aşçı mı, okul veya
iş yerindeki yemekhane mi? Siz nasıl beslenmeyi diliyorsanız bir süre sonra o
tip yemekler de sizi bulacaktır...
Yemeklerin bir bozulma süresi olduğu gibi düşüncelerin de
bozulma süresi vardır. Sevmediğimiz bir yemek bile olsa bir şekilde yemek
zorundaysak onu tazeyken yemek ve daha sonra onu orada bırakmak yakamızı
bırakmayan bir düşünce kalıbından kurtulamamızı sağlar. Unutmayalım ki,
geçmişteki her yemek bir deneyimdir, bize bir şeyler anlatmaya çalışıyordur.
Yavaş yemek hem fazla yemeyi azaltacak hem ne yediğimiz
gerçekten bize gösterecek fırsatı sunacak hem de hazmı kolaylaştıracaktır.
Hazmı zor olan yiyecekler bize kabus yaşatabilirler, tıpkı hazmı zor olan düşünceler,
deneyimler gibi...
Yeni tarifleri nereden bulacağız? Gözüken o ki, yemek
kitabımızda sadece eski tarifler ve deneyimler var. Buradan çıkacak şey olanın
bir değişik şekli olacaktır ancak. Peki o ünlü aşçılar nasıl yeni tarifler
buluyorlar... Hiç yemek yemedikleri, hiç yemek düşünmedikleri bir anda... Buna
sezgi diyebiliriz...
Her dakika yemek yemek zorunda olmadığımzı hatırlatıp ilk soruya geri dönelim:
Düşünceler yenir mi? Yeme
bizi deyimi geldi bir anda aklıma...
Sanırım biz yemeye devam edersek düşünceler de gelmeye ve yenmeye devam edecek...
Sanırım biz yemeye devam edersek düşünceler de gelmeye ve yenmeye devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder