17 Mart 2015 Salı

God Help the Girl

“Kaçışlarda gibiyim. Tom Sawyer gibi hissediyorum. Kesinlikle kendi sahte ölümlerimizi hazırlamalıyız.”
Hayatımızda başımıza gelen olaylar bize bir mesaj vermektedir. Görülmeyen bir güç yerinde rahat durmaz ve bizi belli konularda uyarmak, uyandırmak amacıyla dürter durur. Buna hastalıklar da dahil. Bu aşamada devreye bedenimiz girer...
Filmin kahramanı Eve, anoreksiya hastalığı (yeme bozukluğu) olan bir üniversite öğrencisidir. Anoreksiyanın anlamı hayatı reddetmek... Kaynağı ise aşırı korku, kendinden nefret ve reddedilme duygularıdır.  

Eve, özel bir hastaneden destek almaktadır. Burada psikologu ona hayatı Maslow’un ünlü ihtiyaçlar piramidi ile açıklamaya çalışır ve onu yemek yemeğe ikna etmeye uğraşır. Ancak derinlerdeki kaynak daha başkadır. Muhtemelen Eve ailesinden alamadığı ilgi ve sevgi onu bu hale getirmişti. Onun yaşamın hazzını tekrardan görmesi ve kendisini olduğu gibi kabul etmesi gerekiyordur.


Eve, kişilik arayışının tavan yaptığı bu dönemde zorlanmaktadır. Hayalinde olmak istediği kişi ile o andaki haliniz arasındaki fark zihinde stres yarattığından dolayı kontrol etme hissi zirvededir. Filmin sonundaki bir konuşmada geçen “kontrol edilen mutluluk illüzyonu” bu durumu ifade etmektedir.

Eve, Yazın başında gitarist olan James ile arkadaş olur. James onu bir anda tutulur ama ancak onun ebeveyni gibi davranır. Onun da rahatsızlığı astımdır. Bunun da anlamı nefes almaya hak duymamak boğulmuşluk hissi ve bastırılmış gözyaşıdır... Ondaki travmalar ile Eve bir şekilde birbirini bulmuştur. James, hayatının sorumluluğunu üstlenme güveni duymuyordur. James, Eve’i müzik dersi verdiği Cassie ile tanıştırır ve Eve’in girişimiyle üçü bir müzik grubu kurarlar.


O yaz onların o yaşa kadar geliştirdikleri kimlikleri, özellikleri yok edip kendilerini keşfetme yolculuğu olacaktır. James’in yazın sonundaki değerlendirmesi oldukça çarpıcıdır:
“Tamam. Eve’in bana söylediklerinin çoğunun doğru olduğunu anlıyorum. Sanırım aşırı inatçı ve üzücü olduğumu düşünüyor. Sadece rahat olmak istediğimi düşündüğünü biliyorum. Bunun nereni kötü ki? En azından bu bir istek. Tek istediğim kontrolün elimde olduğu bir mutluluk dönemiydi... ...Hep albüm yapmanın hayalini kurmuştum. Hep pop tarihinin zaman çizelgesine küçük bir bayrak dikeceğimi hayal etmiştim. Size mantıksız gelebilir ama ne var biliyor musunuz? Bu yazın harikalığı başka bir yerden geldi. Bir anlığına hepimiz doğru yerdeydik ve olasılıklar sınırsızdı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder