15 Ekim 2015 Perşembe

Margarita, with a Straw


Hayata geldiğimizde çevremiz ile olan farkı anlamayız... Bir bebek için her şey tam ve bütündür; herhangi bir korkusu da yoktur. Daha fark etmeye başlar ki dış dünyadan ayrı bir bedeni vardır. Ve diğer fark ettiği şey de çok küçük ve korumasız olduğudur. Onu koruyan ve ona bakan ebeveynler onun Tanrısı gibidir... Onların korumasına ve ilgisine muhtaçtır. Ve zamanla görür ki bu kişilerin de bazı koşullar da ona kızıyor, bazı koşullarda onu seviyor ve takdir ediyorlar...

Bu şekilde ilk koşullanmalarımız başlar. Zihin hayatta kalmak ve varlığını ispat etmek için gereken sevgi ve ilgi için neler yapması gerektiğini öğrenmeye başlar. Biraz daha büyüdüğümüz de ise başka bir mücadele olduğu ortaya çıkar... Diğer insanlar! Arkadaş ve sosyal çevre ailemizden farklı dinamiklerin olduğu diğer bir meydandır. Burada ise adına kişilik  diyeceğimiz egonun temelleri iyice oturmaya başlar. İster Freud’un dediği gibi ego ve süper ego diye ayrımlar yapın, ister yapmayın ego egodur... İyi ve güzel gibi duruyor olmasının bir anlamı yoktur. Önemli olan öz varlığımızın keşfidir...


Tek bir konudan eminizdir, o da var olduğumuz... Ama kim ve ne olduğumuzu çoğu zaman unutmuş gibiyizdir... Bunun yolu ise nefsin erimesi ve maskelerin düşmesi...
Yusuf Emre’nin dediği gibi “Bir ben vardır bende, benden içerü.”

Margarita, with a Straw filmini beden özürlü, konuşması bozuk bir kızın kendisi ve dünya ile barışması gibi görebilir. Aman çok şükür ben çok daha iyi durumdayım diyerek iki-üç minnettar bir şekilde huzurla dolabilirsiniz. Ancak daha derinden bakarsanız, aslında Laila karakterinin temsil ettiği şey birçoğumuzun kendini beğenmediği egosudur. İnsan zihninin en büyük hastalığı kendisi ile olmak istediği kişi arasındaki farktır. Devam çabası bu arayı kapamaktır. Her ikisi de illüzyon olduğu için bu ara hiç bir zaman kapanmaz...


Laila, Hindistan’daki hayal kırıklıklarından sonra okumaya New York’a gider... Burada kendi problemlerinin benzeri yaşayan kör Khanum ile tanışır. Başta çok iyi arkadaş olan iki kız daha sonra ilişkilerini daha da ileriye götürür... Laila bununla da yetinmez başka maceralar da arar. Bir gün evine geri döner. Birisi ile randevusu vardır. Heyecanla hazırlanır ve süratle buluşma yerine gider...

Filmin baş rol oyuncusu Kalki Koechlin, bir Fransız çiftin Hindistan’da dünyaya getirdiği bir çocuktur. Filmde harika bir performans ortaya koymuş... Son yıllarda Hindistan yapımı müthiş filmlerin yanında yerine alabilecek bir yapım.  

2 yorum:

  1. İzlenecek listeme ekledim. Zaten Bolywood filmlerine de ayrı bir hayranlığım vardır. Mutlaka izleyeceğim. Tavsiye için teşekkürler. Bana da beklerim. http://aysa-home.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Ayşa :) Tabi ki, sevgiler.

    YanıtlaSil